Alman, Türk ve İsviçreli üç rapçi Tekel direnişi için ortak bir çalışma yaptı. Klipte Almanya’daki dayanışma eylemlerinden ve Tekel direnişinden görüntüler yer alıyor. Suphi Toprak, şarkıyı seslendiren sanatçılardan Lea Won’la Sendika.Org için bir söyleşi yaptı.
Bu şarkıyı seslendiren sanatçılar kimler?
Topfchopf’u 1 Mayıs 2004 yılında, Zürih’te verdiği protesto çerçevesindeki konserden beridir tanıyorum. O , İsviçre Almancasında, siyasi konular hakkında bilinçlendirici bir müzik yapıyor. Örneğin, İsviçre’deki İslam müzakeresi hakkında, Afganistan’daki savaş hakkında ve ekonomik kriz hakkında çalışmaları mevcut. Onun haricinde başka toplumsal konuları ve kendi ruh halini ele alıp, yaptığı müziklerde gösteriyor.
EXXIL’i Münih’te, kendi grubu olan GUERILLA SYSTEM ile sahneye çıktıktan beridir tanıyorum ve bir de ortak arkadaş üzerinden bir tanışmamız oldu. GUERILLA SYSTEM’in yaptığı müziği açıklamam gerekirse; dünya siyasetinde varolan temel sorunların burjuva medyasında yeterince konu olmamasından dolayı, kendi izlenimlerini konu alarak hayatlarını, duygularını ve sorularını yaptıkları müzikle bağdaştırıyorlar.
Rap, Türkiye’de gelişmekte olan bir müzik dalı. Rap nedir, nasıl tanımlarsın?
Rap müziği, 1970’li yılların sonlarında, New York’ta, Jamaika’dan esinlenen Reggae müziğine bağlı DJ kültürüyle başlamıştır. Bu müziğin konsepti gettolarda spontane ve doğaçlama yaparak eğlenmekti. DJ’lerin yaptıkları müzikler eğlenceler için sade kalıyordu ve bu şarkıları sunucular kitleyi coşturmak için kullanıyordu. Bu sunucular sonrasında MC/Rapper (rap müziğinde kitleyi harekete geçiren, programı sunan kişilerin aldıkları isim) olup, sadece kendi hayatlarını konu almaktan daha çok, etrafında gelişen olayları, yanlış buldukları şeyleri konu alıp, yaptıkları bestelerle kitleye bildiriyordu. Rap müziğin hikayesi buradan geliyor açıkçası. Rap müziğinin tarihinden herhangi bir müzik oluşabilirdi ama mesele, müzik parçalarının üzerine söylenen ritmik kafiyeli müziği ortaya çıkarabilmekti. O zamanlar Funk ve Disko müziği temel konulardı. Bugünün koşullarında var olan teknolojik materyalleri ele alarak veya orjinal müziklerden esinlenerek çok değişik tarzlar ortaya konabilir, benim Tekel işçileri için yaptığım şarkıdaki gibi.
Rap müziği işçiler ve göçmenler tarafından söyleniyor. Buradaki ilişki nedir?
Yukarıda da belirtildiği gibi, Rap insanın kendisini direk olarak ifade edebileceği bir sanattır. Buradaki avantaj, kişilerin konservatuar veya müzik eğitimi görmeden rap yapabileceğidir. Genellikle zengin ailelerin çocukları daha iyi bir eğitim görerek, müzik eğitimi alabiliyor. Her kişi kendine göre bir beste yapabilir ve yabancı bir müzik ile birleştirip söyleyebilir. Konuşmak yerine şarkı söylemek uzlaşılmaz bir durum. Bir insan güzel veya uyumlu olması için şarkı söylemez, bilakis kendi perspektifiyle olaya yaklaşarak, kendi cümleleriyle, kendi şivesiyle yapar bu işi. Bu sosyal durumlar içerisinde ağır baskıları hisseden insanlar için diğer kişilerle iletişim kurabilmek adına, kendi sorunlarından kurtulabilmek adına iyi bir ihtimaldir.
Almanya’daki göçmenler de ABD’deki gettolarda yaşayan kişilerle kendilerini özdeşleştirebilirler, çünkü aynı dışlamayı onlar da yaşadılar.
Sen çoğu zaman faşizm, savaş, işsizlik hakkında şarkılar yazdın. Rap müziği ile Tekel mücadelesi arasındaki bağlantı, köprü nedir?
Müzik duyguları yansıtır. Az kelimelerle bile şiirsel bakımdan bir kişi çok fazla anlamlar oluşturup, bunları belirtebilir. Buna rağmen biz rap yaptığımız zaman, yavaş ve daha az kelime kullanarak müzik yaptığımız zamanlara oranla tabii ki daha fazla konuyu ele alıyoruz. Ayrıca, Rap somut saldırganlık, öfke ve açlık kavramlarını hissedilir yapmakta güzel bir şeydir. Çünkü biz açık açık, doğrudan hissettiğimiz şeyleri belirtiyoruz. Ritmik hızı da stres ve baskı ya da telaş yansıtıyor olabilir. Aksi takdirde insanlar Tekel mücadelesi hakkında herkesin söyleyebileceği bir şarkı yapabilirdiler. Ancak o zaman daha fazla kişi ve zaman gerekiyor, bir şarkıyı birden fazla enstrümanla kaydetmek için. Böylelikle biz rapçiler olarak, diğer ülkeden ortak sanatçılarla çalışmaya gerek kalmadan da birşeyler yazabiliriz ve Türk–Kürt müziği ile, Türkiye’deki insanlarla olan bağımızı ortaya koyabilir, diğer protest müzik geleneğimizle en son güncelliğiyle bunu da ekleyebiliriz.
Söyleşi: Suphi Toprak
Almancadan Türkçeye çeviren: Rojhat Baran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder